Bigone Cafe Restaurant, nedir bu eziyet?

Müşterinize yetişemiyorsanız Aydın’ın Forbes gibi (kullanabileceği alan ve park az olan) çok amaçlı mekanını işgal etmeyiniz.

Çabuk Kahvaltı tarzında basit bir kahvaltı menüsü için müşterini 45 dakika bekletip, Osmanlı Ordusu’nun Viyana kapılarına dayandığı gibi, mutfağın kapısına dayandırmak neden?

Sıkça gittiğiniz bir restaurantta bazı aksaklıklar, gecikmeler yaşanabilir. Sıklıkla tercih ettiğim BİGONE adındaki bu mekanda özellikle kahvaltım olmak üzere yemek türü ürünler zamanında hiç gelmedi.

Mekanda tek masa olup, iki kişi olduğum zaman bile kahvaltı alabilmek için mutfak kapılarına vardım ve “tek masayız ve iki kişiyiz, sadece kahvaltı istiyoruz, 50 dakika oldu sorun mu var” dedim… “hayır hanfendi sorun yok, iki kişilik menemen istediniz, onu bekliyoruz” cevabını aldım. Sanki İzmir Menemen ilçesini istedim de, fetih edip getirecekler. Normal yemek söylediğimde süreyi varın siz düşünün.

Genel sorunları “sistem arızalı, dışarıdan girdiğimiz sipariş, içeriye ulaşmamış” oluyor. Dışarısı ve içerisi dediği mesafe 20 metre, gerisi heeep bahane. (Her kahvaltıya gidişimde aynı durumu yaşadım.)

Bir garson olarak mutfağa gidip “50 dakika oldu kahvaltı siparişi vereli, hala çıkmadı mı” diye sormak aklınıza gelmedi mi diye sorduğumda, cevap “kahvaltınız şimdi geliyor” oluyor ve geliyor.

Ben sormadan neden gelmiyor?

Bu gün bu cevapla şifreyi çözdüm!

Müşteri sormadan sistemleri çalışmıyor ve siz sorunca her şey oluveriyor. Açlıktan bayılma sınırında mutfak kapısına dayanarak kahvaltınızı hak ediyorsunuz.

Bir de müzik sorunsalımız var… gençler için yabancı müzik çalıyorsunuz ama menünüz sadece gençlere hitap eden türden değil. Kahvaltı da veriyorsunuz; o zaman müşteri portföyünüz geniş ve neden sabah saat 10:00’da kahvaltı müşterisine bangır bangır yabancı rok müzik çalıyorsunuz?

Üstelik akşamları yan mekanın canlı müziği ile çıkan gürültüyü varın siz düşünün.

Akşamları çay söylemek için bardağım yarıya geldiğinde gözümle garsonu takip etmeye başlıyorum ve göz göze geldiğimiz anda, ardından gövdemle uçacakmış gibi bir hızla kolumu kaldırıp, garsonun ilgi ve görüş alanına girmeye çalışıyorum. Bazen ayağına çelme takıp düşürerek dikkatini çekmeyi bile düşündüğüm oldu.

* * *

Şehrin ortasında, geniş bir alana yayılmış büyük bir havuzun etrafına sıralanmış ağaçlar ve çimenler içinde bir cafe. Mevsimine göre serin ve ferah. Alkollü, alkolsüz içecek ve yiyecek mevcut; çarşıda yorulunca akşam sefası için ideal bir park alanı. İç güveyinden hallice olan yemekleri, benim gibi bir obur için iç güveyinden hallice işte.

Lavanten’lerin ticari amaçla kurdukları fabrika benzeri işletmenin yani Forbes’in kurulduğu yer olan mekan, içinde duran büyük sanayi bacası ile enteresan bir alan. İçinde KİPA Alışveriş Merkezi ile iş alanı oluşturmayı sürdüren yeri Aydın halkı olarak bizler de değerlendirmeyi hak ediyoruz.

Forbes, yani “en iyisi” olan bir alanda, Laventen’ler kadar “en iyi” faydalanmak bizim de hakkımız.

Kimse ısrar etmesin, beni kahvaltı tabağı ile kapıda karşılasalar dahi, hatır için bile artık Bigone Cafe’ye adımımı atmam. Benim gibi durmadan bir şeyler yiyen ve içen birisini kaybettiler! Onların kaybı..)))

Sevgiyle kalın dostlar…