0.542. 537 86 70

Adam mısınız?

TvDen’de yayınlanan “Kriz Masası” programının bu haftaki konuğu AK Parti Aydın BŞB Grup Sözcüsü Mustafa Arı oldu. Devlet terbiyesinden girdi, İYİ Parti’nin karakterini irdelemekten çıktı… Başlayalım şimdi devlet terbiyesi ve siyasi karakter derslerine.

2022-02-23

TVDEN’de yayınlanan ‘Kriz Masası’ isimli programın, aslında milleti keriz yerine koyan, ‘Keriz Masası’ olduğunu yazmıştım.

Yine yanıltmadılar sağ olsunlar…

Bu kez konukları, AK Parti Aydın BŞB Grup Sözcüsü Mustafa Arı oldu. Devlet terbiyesinden girdi, İYİ Parti’nin karakterini irdelemekten çıktı…

Sözünü ettiği iki kavramdan haberi yok aslında zat-ı muhteremin…

Başlayalım mı Mustafa kardeşim Devlet Terbiyesi ve Siyasi Karakter derslerine. Çünkü ikisinden de eser göremedim o masada hiç birinizde.

Mustafa Arı’nın daha sözlerinin başında, ‘FETÖ Belediyeler İmamı Erkan Karaarslan’ dedi.

Bak güzel kardeşim… Erkan Karaarslan beraat etti.

Kumpas bizzat devlet tarafından gözler önüne serildi.

Kumpası kuranlar, Emniyet İstihbaratta yapılanmış, ‘İkinci Paralel Yapı’ olarak tanımlanan bir oluşum çıktı.

Kumpasın asli gerekçesi neydi? ‘EMAN…

Hani hepinizin programda konuşup, ne kadar boş konuştuğunuzu kendi ağzınızdan kanıtladığınız, ‘EMAN DOSYASI…

Mustafa Arı… Sayayım mı iftira sahibi sana hangi kurumlar bu kumpası çökertti;

1- Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı

2- MASAK

3- Ankara-İstanbul-İzmir-Aydın-Karaman Cumhuriyet Başsavcılıkları olmak üzere, Türkiye Geneli Başsavcılıklar

4- Tanık Beyanları - Aleyhte tanık kişi dahil ifadesi alınan 34 kişide FETÖ üyesi diyen YOK. (Şaban Demirtaş ile Haşmet Aysan'ın sonradan ‘duyduk, ettik’ yalan beyanları ve masa başında düzenlenen sahte istihbarat bilgi notu hariç.Ki İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu, bu şahıslar için özetle ve halkın anlayabileceği şekilde, tanıklar yalancı, beyanları yalan, istihbarat bilgi notu masa başında düzenlenmiş düzmece evrak dedi. Haşmet Aysan ile Şaban Demirtaş’ın husumet güderek yalancı tanıklık yaptıkları vurguland.)

5- MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı'nın) Danışmanı - MİT de danışmanlık yapmış ve MİT’den gelen bir yalanlama YOK.

6- KOM Daire Başkanlığı ve ilgili Şube

7- Kumpas kurulduğu yönünde kabul edilen iki adet iddianame -Polislerin Erkan Karaarslan'a kumpas kurduğu yönünde kabul edilen iddianame ve müfettiş raporları ile delil olmadan soruşturma (operasyon) yapıldığı tespit edilmiş durumda. (Bu iki adet iddianamede de Erkan Karaarslan hakkında tek delil olmadığı açık şekilde ortaya konmuş.)

8- TEM (Terötle Mücadele Daire Başkanlığı ve ilgili şube)

9- KUMPAS OPERASYONUNU GERÇEKLEŞTİREN POLİSLERİN YARGILAMA SONUÇLARI - Gözaltı ve tutuklamayı sağlayan polis müdürleri İstihbarat Şube Müdürü U. F. S. - TEM Müdürü Y. G. bu operasyon nedeniyle Mersin 11. Asliye Ceza Mahkemesi 2017/1039 Esas Sayılı dosyada yargılanmışlar, görevi kötüye kullanmaktan hüküm giymişlerdir. Gerekçeli kararda operasyon KUMPAS olarak tanımlanmış, operasyon için hiç bir geçerli neden YOK denilmiştir.

10- Sayıştay

11- Mersin İl Emniyet Müdürlüğü (Hem de 4 kez kumpası vurgulamışlar.)

12- Vergi Denetim Kurulu

13- Ticaret Bakanlığı

14- Emniyet Genel Müdürlüğü

Mustafa Arı… Aşağıdaki linki okursan, 75 ayrı müzekkere ile, ‘FETÖ Belediyeler İmamı’ iftirasını attığın ve beraat etmiş, tüm devletin arkasında durduğu, akladığı bir insanın gıybetini yapmaya utanmıyor musun? Bu mu devlet terbiyen? Bu mu karakter anlayışın?

http://www.aydinsafak.com/mersin-kumpasini-cokerten-deliller-h4159.htm

Mustafa Arı… Erkan Karaarslan kumpasında rol alan ve ‘İkinci Paralel Yapı’ olarak tanımlanıp tasfiye aşamasında bulunan bu kirli devlet yapılanması üyeleri aynı zamanda ne yapmışlar biliyor musun?

Cumhurbaşkanı’nın damadını da yasa dışı şekilde izlemişler. Emniyet İstihbarat Dairesi içinde merdivenaltı kripto para imalathanesi kurmuşlar.

Gördüğün üzere Erkan Karaarslan’a kurulan FETÖ kumpası ile Cumhurbaşkanı’nın ailesine kadar yasa dışı izleme-dinleme faaliyetlerine girişine bu yapının kurbanı konumundaki Erkan Karaarslan’a kurulan kumpası nedenleriyle sorgulayacağına, beraat ettiği halde hala neden Belediyeler İmamı yalanını tekrar ediyorsun?

Senin de, yanındakilerin de ahlak anlayışınızı da, adamlık yaklaşımınızı da sorgulamak, her Türk vatandaşının görevi ve de hakkıdır.

Çünkü; Emin Aydın ile Serhan Seyhan ve Servet Töz, Erkan Karaarslan’ın beraat ettiğini biliyordu.  Emin ile Serhan zaten beraat haberini verdiler. Buçuk kumpasçı ve bu kumpaslarda parmağı olan Servet Töz, sana hangi nedenle, ‘Adam beraat etti’ müdahalesinde bulunmadılar?

Erkan Karaarslan’ın da aralarında bulunduğu Mersin’de 25 kişiye kurulan FETÖ tezgahının hem mala çökme, hem gerçek FETÖ’cülerin dikkat dağıtılarak yurt dışına kaçırılma operasyonu olduğunu çözmekten bile acizsiniz. Biz defalarca kanıtlarıyla ortaya koyduğumuz halde hala bunu görmezden gelmeniz, zaten fıtratınızdaki art niyetin doğrudan tescildir.

Mustafa Arı!... Sende zerre devlet terbiyesi olsa, devletin tüm kurumlarıyla neden Erkan Karaarslan’ın arkasında durduğunu çözerdin.

Şimdi hepinizi kamu vicdanında tek tek parça pinçik edeyim de, iftira atmanın bedeline siz de katlanın…

MUSTAFA ARI…

Şimdi devlet terbiyesinden bahsedip bu konuda zerre vasıf sahibi olmadığı aleni hale gelen Mustafa Arı’ya, başlayalım derslere.

Bir insan FETÖ Belediyeler İmamı olsa, FETÖ Çatı Davası’nda olur.

Bir insan FETÖ Belediyeler İmamı olsa, o hain güruh için yangında ilk kurtarılacak malzeme gibidir.

Bir insan FETÖ Belediyeler İmamı olsa, para hareketlerinde on milyarlarca dolarlık hareket olur. Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CİA) bu konuda bir raporu vardır. Fetullah Gülen için, ‘Yan odada on milyon doları olsa, 50 dolar düşürsün, sabaha kadar onu arar…’ vurgusunu yapmışlar. Yani bu güruhun Allah’a değil, paraya taptığını ifade etmişler.

Be mübarekler… Bir insan FETÖ Belediyeler İmamı olsa o güruh öyle bir adamı kaptırır mı kimseye? Ya da öyle bir insan, bir dakika bile bu ülkede durur muydu? Bir insan FETÖ Belediyeler İmamı olsa, hakkında yurt dışına çıkma yasağı kaldırılmasına rağmen ülkede kalmaz, soluğu yurt dışında alırdı.

Mustafa Arı!... Sen kendini ne duruma soktun farkında mısın? Şu an hukuk ve kamu vicdanı önünde iftira sahibisin, siyasi alanda rakiplerini yıpratmak için yalan beyanda bulunan bir fırsatçısın!...

Dur daha bitmedi seninle işimiz…

İYİ Parti’ye karakter, insanlara devlet terbiyesi dersi veriyorsun ya, kendi partinden başlaman elzemdir.

Yok efendim hükümet insanlara sosyal yardım yapıyormuş. Özlem Çerçioğlu kamu kaynaklarıyla yardım yapıp, kendi reklamına çeviriyormuş. Özlem Çerçioğlu kamu kaynaklarından yardım yapıyor da, sizler babanızın kesesinden mi yapıyorsunuz? Her ikisi de Milletin kursağından kesilen para. Siz dağıtınca helal, başkaları dağıtınca haram mı? Çıkın kendi kesenizden yapın, bizler de takdir edelim hepinizi.

Kendince oyun kurup, İYİ Parti-CHP ilişkisini yorumladın, siyasette karakter, ahlak ve fazilet dersleri vermeye kalktın.

Dön bak Didim’e. Didim de CHP’li Belediye Başkanı Atabay’ın, ‘Ben olmazsam o olsun’ dediği Meclis Üyesi Sevim Karataş ve ailesine ait arazide, on milyonlarca liralık rant artışına sebep olan, bir imar değişikliğine gidildi. Ve sizin AK Partili bazı Belediye Meclis Üyeleriniz bu rant kararına, ‘Evet’ oyu verdi. Ortağınız MHP bile isyan etti, İlçe Başkanları açıklama yaptı.

Peki, partiniz bu meclis üyelerinizin hangisinden hesap sordu?

İyi Parti Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Özcan konusu geçti, eski danışmanı Fatih Akkentli’nin yakın arkadaşı dendi.

Sizin evde hiç ayna yok mu birader? Söke’de CHP-İYİ Parti arasında sorun oldu. Bazı CHP’liler, AK Partililer ve MHP’lilerin oylarıyla Fatih Akkentli’nin AK Partili eniştesi Encümene seçildi. Sen nerdeydin o zaman?

Gittiler bir de İYİ Parti İncirliova Belediye Başkanı Aytekin Kaya’ya daldılar. Hırsız diyemediler, yolsuz diyemediler, gayri ahlaki tavırları var diyemediler, ebelek göbelek CHP İlçe Eski Başkanı olduğundan bahsettiler. Ne fark eder ki? İYİ Parti felsefesinde her vatansevere kapılar açıktır. Yeter ki yolsuzluk ve gayri ahlakiliklere bulaşmasın. Ne yani… Siz CHP’li Savcı Sayan’ı aldınız, Ağrı Belediye Başkanı yaptınız. CHP’li Ertuğrul Günay’ı Bakan olarak atadınız yüzünüz kızarmadı da, CHP kökenli olmayı suç gibi algılatmaya çalışıyorsunuz?  

Aytekin Kaya’nın adını anarken, önce ondan önce Cumhur İttifakı döneminde yaşananlara bakın. 44 Dairelik yere, düzmece evrakla 100 dairelik inşaat izni verilmiş. Bu da müfettişlerce tespit edildi. Ve diğer pek çok yolsuzluk iddiası. Bu arada rantın sağlandığı aile, AK Partili olur. Sen Ağrı Dağı’nda tura mı çıkmıştın o zaman?

Aziz Türk Milleti…

Mustafa Arı gibiler de çalmayan, çırpmayan, ahlaksızlığa bulaşmayan belediye başkanları, belli ki alerji yapıyor. Bula bula, ‘Ama o CHP kökenli yaaa’ mazeretine sığınıyorlar.

İYİ Parti’nin siyasi karakterini ve İYİ Parti-CHP ilişkisini sorgulayacağınıza, önce bir kendinize bakın emi.

BUÇUK KUMPASÇI SERVET TÖZ…

Servet Töz programda, ‘Bir birine benzeyen kuşlar, beraber uçarlar’ dedi…

Servetciğim… O sözün aslı, ‘Bir birine benzer kumpasçılar, beraber uçarlar’ olmalıydı… Sen ki Aydın’ın ayrancılıktan gazeteciliğe terfi eden ve gazeteciliği sadece aile bireylerine istihdam amaçlı kullanan Aydın’ın nadir bir buçuk kumpasçı değerisin…

Aziz Türk Mileti ve Kadim Türk Devleti…

Servet Töz isimli gazetecilik kisvesi ardına sığınıp her kumpasın arkasından bir şekilde çıkan şahıs, Erkan Karaarslan kumpaslarında, Kumpasçıların Virtüözü (Orkestra Yöneticisi) Haldun haşmet Aysan ile, tüm planlamanın içinde yer almıştır.

Mersin Kumpası’nda tutuklamaya gerekçe gösterilen ve sonradan tüm devlet kurumlarının, ‘Husumete dayalı kumpasçılar’ anlamına gelecek ifadelerle tanımladığı Haşmet Aysan ve Şaban Demirtaş ile, bizzat kurgulamanın içindedir. Şaban Demitaş’ın yalancı tanıklık ifadesini Haşmet Aysan ile birlikte yönlendirdiler. Yetmedi Şaban Demirtaş ile beraber Özel İdare’den geçen Adem Özdemir’in yanına gidip, ona da FETÖ konusunda Erkan Karaarslan aleyhine iftira mahiyetinde ifade vermesi için iknaya çalıştılar, red yanıtı aldılar. Bunu tanıklarıyla da ispatlarız, HTS kayıtlarıyla da…

Bu yetmiyor, eşeği sağlam kazığa bağlamak için Aydın 1. Ağır Ceza’da görülen davada yine Şaban Demirtaş’ı bir kez daha kullandılar. Dava gerekçesi nedir? ‘Erkan Karaarslan Aydın’a gelmediği halde iş yapmadan para aldı.’ Savcılık bu tutanağı ilk aşamada delil kabul ediyor.

Fakat yasalar öyle değil. Yasalar diyor ki; ‘Hizmeti veren-hizmeti alan-denetim ile yükümlü olanlar…’ Yani Gerçekleştirme görevlileri. Hepsinin çalışma esasları belirlenmiş.

Hizmeti veren kim? Erkan Karaarslan… O tanıklar, deliller, HTS kayıtları ile Aydın’a sözleşme süresi boyunca geldiğini kanıtlıyor. Hizmeti alan kim? Üst düzey daire başkanları. Onlar da hizmeti aldıklarını beyan ediyorlar.

Ya denetim kurulu yani gerçekleştirme görevlileri ne yapmalıydı? Hizmeti alan daire başkanlarını tek tek gezip, Erkan Karaarslan ve personelinin hizmeti verip vermediğini tespit edip, onlara tutanakla imza attırmaları gerekiyordu. Hatta gelmedilerse yine hizmeti alanlara sorup, tutanakla imza altına alıp, hak edişlerden kesilmesini talep etmeliydiler.

Var mı bunlar? Yok!... Beş kişi Haşmet Aysan ve Servet Töz’ün de destekleri ve telkinleriyle bir araya gelip, kafalarına göre tutanak yapıyorlar. Yukarıda yazdığım prosedür izlenmezse sonuç ne olur biliyor musunuz? Gerçekleştirme görevlileri, ‘Bana çıkma yapmazsan sahte de olsa tutanak yaparım haaa’ kafasıyla kamu kurumlarıyla iş yapan kim varsa haraca bağlarlar ya!...

İş altı üstü 9 aylık, 140 bin lira. Vergileri düşün. Personel maaşlarını düşün. Sigorta primlerini düşün. Masrafları düşün, geriye ne kalır? İşte bunların kıyameti kopardığı ikinci kumpas dosyası budur.

Bu kumpas içindeki kumpasta rol alan ve Kumpasçıların Virtüözü Haşmet Aysan ile Buçuk Kumpasçı Servet Töz’ün göz bebeği yalancı tanıkları Şaban Demirtaş, Mersin’deki yalan beyanlarında, ‘Erkan Karaarslan her hafta Aydın’a geliyordu…’ dedi.  Aydın’a döndü, ‘Erkan Karaarslan Aydın’a gelmedi. İş Yapmadan para aldı’ şeklindeki evrakın düzenlenmesinde, başrol oynadı…

Şimdi panikten, ‘Geldiği iş yaptığı anlamına gelmez’ deyip, Erkan Karaarslan’ın Aydın’a düzenli geldiğine ve işi yaptığına tanıklık edenleri gezip, ifade değiştirmeleri ricasında bulunuyorlar.

Bunların ne kadar çap ve gazetecilik yoksunu olduğunu, kendi ağızlarından ispatlayayım mı sizlere Aziz Türk Milleti!...

Program da Servet Töz-Emin Aydın ve Serhan Seyhan hepsi birden ne dediler; ‘Erkan Karaarslan geliyordu. Özlem Hanımla beraber sürekli bizim de katıldığımız toplantılar düzenleniyordu…’

Gördünüz mü bunların adamlığını? Hem Erkan Karaarslan’ın sürekli Aydın’a geldiğini, kendilerinin de o toplantılara katıldığını hep bir ağızdan itiraf ediyorlar, sonra dönüp 1. Ağır Ceza’daki ikinci kumpas davasında katılmadığına dair tam tam çalıyorlar…

KUMPAŞÇILIK FITRATINDA VAR..

Biter mi Buçuk kumpasçı Servet Töz’ün maceraları. Kumpasçılık fıtratında var bu vatandaşın. En son İzmir’e kadar uzandılar. FETÖ Borası konusundaki önemli bir tanıkla bağlantıya geçtiler. İlk Kordon’da Üsküdar Çaycısı’nda toplandılar. İkinci toplantıda üç kişi ziyaret ettiler. Çine’deki ilk bağlantıyı kuran vatandaş da var kayıtlarda.

Bu Servet Töz’ün de yer aldığı ve hepsinin gizlice yürüttüğü üçüncü kumpas operasyonlarında ne var biliyor musunuz? İzmir FETÖ Borsası konusu.

Erkan Karaarslan, o dosyanın hiçbir yerinde yok… Fakat bu üç silahşörler, tanıklık yapmasını talep ettikleri kişiye ilk olarak Erkan Karaarslan’ı soruyorlar. İşi yine alıp dönüp, adamın tek bir yerinde olmadığı dosyaya bağlamaya çalışıyorlar. Orada da elleri boş döndüler. Hala kafaları basmıyor. Kurdun savaş alanında, anca biz izin verdiğimiz kadar dans edersiniz Servet Efendi…

Sizler de hiç vicdan, iman, izan, ahlaki değerler kalmadı mı be birader?...

Bu arada… Üçüncü kumpas girişimizde kayıtlara, ‘KEL’ kod adıyla girdin… Bunu da benden duy emi güzel kardeşim!...

Hani programda diyordun ya; ‘Aydın BŞB’de hangi taşı kaldırsanız altından Erkan Karaarslan çıkar…’ Ben de hangi kumpas dosyasını açsam, altından sen çıkıyorsun, ne tesadüf değil mi?

Aziz Türk Milleti.

Gördüğünüz gibi adam altı üstü Aydın’da bir yıl kaldı, başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi. Bunlar altları ıslansa işi Erkan Karaarslan’a bağlama derdinde… Sanki çocukluk evrelerinde Erkan Karaarslan bunları ormana götürüp, Gulyabaniyi göstermiş…

Servet, sakın bir yere gitme, daha bitmedi işimiz seninle…

AYDIN KARDEŞLER VE FETÖ…

Kumpasa uğradığı Devlet tarafından tescil edilmiş ve beraat etmiş biri hakkında bunları bile bile, kendileri beraat haberini verdikleri halde hala Belediyeler İmamı yalan ve iftirasını söyleyen ve de söyleten Emin ve Mehmet Aydın kardeşleri de, cevapsız bırakmayalım dimi Aziz Türk Milleti.

Bu kardeşler bir zamanlar FETÖ’nün istihbarat ağı gibi çalışan CHA yani Cihan Haber ajansı ve dolayısıyla Zaman Gazetesi bünyesindeydiler. Ben Yeni Asır’da görevliydim ve bürolarımız da Sabuncuoğlu İş Merkezi’nde karşı karşıyaydı. Bebeliklerini biliriz yani…

Denge Gazetesi asıl o dönem Yeni Asır Aydın Büro Şefi olan, Atilla Karpınar’ın projesiydi. Atilla Karpınar-Aydın Sarı-Mehmet Candan ve beni de gösterip, dört kişilik bir organizasyon olarak kurulmuştu. Denge Gazetesi de zaten herkese eşit mesafede olma felsefi nedeniyle böyle isimlendirilmişti.

Bir ara bazı iç anlaşmazlıklar ve öğretmenlik yaptığım döneme rastladığı için benim adım çıkartıldı, Mehmet Aydın adı yazıldı.

Sonrasında Hedef isminde, ikinci gazete hayata geçirildi. Denge’nin, kardeş gazetesi. Bu kez Atatürkçü-Cumhuriyetçi duruşlarıyla bilinen Atilla Karpınar ve Aydın Sarı ile anlaşmazlık yaşadılar, şirket bölündü. Atilla Karpınar-Aydın Sarı Hedef Gazetesi’ni alıp, yollarına ayrı devam ettiler.

Bunların palazlandığı dönemde FETÖ belası baş göstermişti. Fakat şimdi önüne gelene FETÖ’cü yaftası yapıştırma telaşındaki Mehmet ve Emin Aydın kardeşler, yakın bağları nedeniyle o konulara hiç girmediler. Servet Töz de hiç FETÖ ile mücadele etmezdi. Mustafa Arı’nın da geçmişte FETÖ ile mücadele ettiğine hiç tanık olmadık. Çünkü “Hocam” diye Devleti FETÖ ‘ye, “açılım saçılım” diye şehirleri PKK’ya teslim etmişlerdi. 

Hatta 15 Temmuz öncesi bizler FETÖ ile göğüs göğüse mücadelede en ön saflarda iken, bu Mehmet-Emin Aydın kardeşler, FETÖ’nün yerel medya çalışmaları kapsamında Siirt de düzenlenen ve Aydın’dan çok sayıda gazetecinin, hem de devlet olanakları ile sağlanan masraflarla oralara konuk olduklarına tanık olduk. Gittiler, Büryan kebaplarını yediler, öve öve bitiremediler.

Ben de, ‘FETÖ’nün Cicişleri’ başlığıyla bir yazı kaleme aldım… Yazı sonrası dönemin Siirt Valisi ile İl Emniyet Müdürü’nün kafası acilen kopartıldı. O yazımdan dolayı bana 4 ay hapis cezası verilmişti iyi mi… Gerçi o savcılar ve hakimler ilk aşamada doğrudan derdest edildiler. Devlet bu tavrı karşılıksız bırakmadı anlayacağınız.

Velhasıl kelam hain kalkışma öncesi ve sırasında bizler bildiğiniz FETÖ Ölüm Listesi’ne girmişken, bunlar lay lay lom havalarındaydı.

Şimdi bunlar FETÖ’cü olmuyor, Devletin tüm kurumları ve mahkemelerin akladığı ve kumpas mağduru olarak tanımladığı Erkan Karaarslan Belediyeler İmamı oluyor, öyle mi?

O masada sadece Serhan Seyhan FETÖ mücadelesi kapsamında bizim yanımızdaydı. Eğer ki Aydın BŞB’de bir FETÖ yapılanması var idiyse, kendisi de zamanında suçu bilip gizlemekten zan altında kalır. Madem vardı, zamanında niye ifadesini vermedin ve devlet kurumları o yapıyı bulamadı?

GERÇEK FETÖCÜLERİ NASIL BUZLUYORLAR

Bakın bunlar FETÖ konusunda nasıl kaçak güreşiyor, onu da ispatlayayım. Geçen programlarından birinde, 2009 Özlem Çerçioğlu’nun ilk seçildiği dönemi işlediler. Orada söz sırası dönemin AK Parti Aydın Adayı Mustafa Ancın’a gelince, olayı özenle buzlamaya çalıştılar.

Mustafa Ancın’ın Pensilvanya’ya gidip Fetullah Gülen’den icazet aldığını ve Aydın AK Parti Adayı olacağını, seçimlerden tam bir yıl önce, Yalçın Yıldırım-Metin Can-Eray Ekşi üçlüsü olarak üçümüz, Aydın Şafak Gazetesi’nde yazmıştık.

FETÖ’cüler toplantılarına çağırdılar gitmedik. Afaki reklamlar teklif ettiler tekine eyvallah etmedik, Allahın günü bürolarımız resmen abluka altına alındı. Vergicisi, sigorta denetimcisi, polisi ne varsa kapımızdaydı. Gazetenin resmi ilan almasını engelleyecek her girişimi yaptılar. Dönemin Valisi Mustafa Malay hakkımız yendiği için özür dileyerek, helallik isteyerek ayrıldı Aydın’dan.

Hatta Mustafa Ancın’ın FETÖ aleyhine yazılarımızdan dolayı gazetelerimizi hem de AK Parti İl Binası’nda parçalayıp, üzerinde zıpladığı bile olmuştur.

Biz maddi manevi büyük bedeller öder ve ödetilirken, bu Aydın kardeşler reklamlarını alıp, öve öve yere göğe sığdıramıyorlardı Mustafa Ancın’ı.

Mustafa Ancın için, ‘FETÖ hükümlüsü ve itirafçısı’ diyemediler. Eşi vefat ettiği için şansız şekilde seçimi kaybettiğini ima ettiler. Sizce Emin Aydın niçin, ‘AK Parti’nin o dönemki adayı Mustafa Ancın FETÖ hükümlüsü ve itirafçısı oldu’ vurgusu yapamadı?

Bunların yaptığı ne biliyor musunuz? Doğrudan bizlere hakaret…  Ömrü FETÖ-PKK gibi terör örgütleriyle mücadeleyle geçmiş, Devlet kayıtlarında, ‘Atatürkçü Türk Milliyetçisi-Cumhuriyetçi’ olarak geçen Metin Can-Yalçın yıldırım gibi adamlar, Erkan Karaarslan FETÖ hem de belediyeler imamı olsa arkasında durur mu?

O yüzden bunlar her FETÖ Belediyeler İmamı dediklerinde ve başkalarına kurgulu şekilde dedirttiklerinde, yetiştikleri güruhun deyimiyle şefkat tokadı gibi yazıları, şaplak gibi yüzlerine vuracağız…

Siz emellerinize yalanlar üzerinden ulaşacaksınız diye, insanlara sosyal soykırım uygulama hakkını nereden buluyorsunuz kendinizde?

EMAN DOSYASI…

Bunların bakmayın yaptıkları programlara. Evin yolunu bulmaktan acizler aslında. Hele Servet Töz var ya, Yarım Kumpasçı Servet Töz… Meslekte ne kadar çap yoksunu, bilmeden ahkam kesen, sadece gazetecilikten biri olduğunu kanıtladı.

Erkan Karaarslan kumpasının ana odağı EMAN dosyasına gelince, ‘Mersin’de neden BŞB’ye yüzde 7, Aydın’da yüzde 3 veriliyor’ dedi.

Diğerleri düzeltmeye çalışsalar da, cehaletin keskin delili o sözler, Servet’in ağzından çıktı bir kere.

Be mübarek… Biz yıllardır Mersin ve diğer illerde yüzde 42-47 arası diye yazarız, okuduğun halde hala mı anlamadın. Yoksa Alzheimer falan mı başladı sende.

Aziz Türk Milleti…

Ben anlatayım da sizlere, bunların yarım yamalak kendilerini de rezil ettikleri gerçekleri, erbabından öğrenin.

EMAN Ana Firması, Mersin’de kuruldu. Çöpten elektrik enerjisi elde etme projesidir. Aslında ülkeye büyük katkılar sağlar. Fakat iyi niyetli bu proje, sonradan herkesin başına bela oldu.

Mersin’deki ana EMAN Firması, Aydın’daki ihaleye de katıldı. Aydın’a büyük gelir sağlayan projeyi getiren, Erkan Karaarslan’dır.

Erkan Karaarslan kendi dalında Türkiye’de en büyük uzmanlardan birisidir. Aydın’daki ihaleyi alan firma, yüzde 7 kar payını BŞB’ye bırakma şartıyla, 29 yıllığına alıyor. Fakat o dönemde Erkan Karaarslan’ın özellikle koydurduğu şart, dönemin rakamlarıyla 400 milyonluk yatırım. Bu günün şartlarına siz vurun.

Erkan Karaarslan daha sonra yüzde 13 hisseyi başkasından satın alıyor. Bu yatırımlar, 2 yıllık bir süreç içerisinde hayata geçirilecek. Yani şirket ortakları aslında hepsi sorumluluk altında. Yatırımlar için finans bulacaklar, 15 yıllık süreçte anca yatırım maliyeti karşılanacak, kalan 14 yılda şirket kendi karına çalışacak. 29 yıl sonra tüm yatırımlar, Aydın’a kalacak ve yüklü oranda şehre gelir temin edilecek. Yalnız burada yatırımların 2 yılda yapılma şartı bunların dediği gibi sözleşmede yok. İş planında var…

İşte tam burada yukarıda ikinci paralel yapı dediğimiz ve Emniyet İstihbarat içinde yuvalanmış odağın elemanı olduğu süreç içerisinde açığa çıkan Erkan Karaarslan’ın eski ortağı Levent Onuk, resmen Karaarslan’ı tuzağa sürüklüyor.

Yalancı tanıklar ve düzmece istihbarat raporlarıyla Karaarslan içeri attırıldıktan sonra ne yatırım yapılıyor, ne çivi çakılıyor. Zaten gözü dönmüş olduğu artık ortalığa saçılan bu ikinci paralel yapı o dönem çok güçlü olduğu için, kimse sesini çıkaramıyor. Haşmet Aysan-Servet Töz-Şaban Demirtaş gibi kumpasçılar ve yalancı tanıklar, işte bu ikinci paralel yapıya hizmet ettiler aslında. Çünkü Erkan Karaarslan dışarı çıktığında, olaylar da zıvanadan çıkacak, hesaplaşma başlayacaktı.

Erkan Karaarslan içerideyken Mersin’deki Ana EMAN Firması bölündü. Mersin-Karaman-Manisa-Aydın olarak parçalara ayrıldılar. Tabii ki en ballı yeri yani Aydın’ı, Erkan Karaarslan’a kumpas kuran Levent Onuk ve perde gerisindeki kumpas planlama ve icracısı ağabeyleri aldı.

Bu yapı Erkan Karaarslan’ı gömdük derken devletin dik duruşuyla Karaarslan tahliye edilince, apar topar EMAN şirketini böldüler. EMAN-EGE yaptılar. Çünkü Ana firma EMAN’ın kurulduğu Mersin’de, ortaklığın iptali davası açılmıştı. EMAN bölünüp EMAN-EGE olunca, hisselerin çoğunluğu da, Levent Onuk’un eşi üzerine geçirildi.

Böylece EMAN’ın içi boşaltıldı, o güne kadar kasasına aktarılan paralar yanlarına kar kaldı. Şimdi yine aynısını yapacaklar, hiç kuşkunuz olmasın. Yasal boşluklarla idare edip gidiyorlar fakat eninde sonunda çarpılacaklar. EMAN’ın içini boşaltan EMAN-EGE’nin içini boşaltmaz mı? Geriye dört boru, bir trübün bırakacaklar.

Onların planı bu da, biz onların peşini kamu vicdanı ve devlet aklında bırakacak mıyız, asıl sorunları orada.

Gelelim zurnanın zırt dediği yere…

Levent Onuk bu süreçte ne yaptı? Önce Haşmet Aysan ile anlaştı… Erkan Karaarslan’ın peşine avcı gibi Haşmet Aysan’ı taktılar. İzletip izletip sosyal medya ve medyadan yazılar yazdırdılar. Her davaya müdahil olmaya kalktı. Çünkü işi ve anlaşmalarının asli noktası buydu. Mersin kumpasında 303 yalan beyanı tescil edilen, husumet ve kumpasçılığı devlet kayıtlarına geçirilen Haşmet Aysan, ne yapar eder Erkan Karaarslan’a bela olur, Aydın’dan uzak tutar kafasındaydılar.

Şimdi dönelim programa.

Emin Aydın’ın hakkını verelim.

Eğriye eğri doğruya doğru. Haşmet Aysan’a Metin Can ile programa katıl çağrısı yapıyor. İşi EMAN dosyasına ve Haşmet Aysan’a getiriyor. Servet Töz ise, eski kumpas ortağı Haşmet Aysan hakkında tek kelime edemiyor.

Neden her şey hakkında konuşuyorsun da iş Haşmet Aysan’a gelince sus pus oluyorsun birader?

Mustafa Arı da Haşmet Aysan’a gelince tek kelime etmiyor. Ne o… Haber kaynağınız Haşmet Aysan mı ki, hakkında tek sözün yok. Çünkü sizlerin gündeme getirdiğiniz ve birçoğu Haşmet Aysan’ın yalan beyanları ya da şikayetlerinden kaynaklı konular. Her konuştuğunuz, buram buram Haşmet Aysan kokuyor. Emin Aydın hariç, hiç biriniz Haşmet Aysan’a giremiyor… Onu çözmeden bu işleri nasıl çözeceksiniz?

Aziz Türk Milleti…

Hallerini gördünüz dimi… Kimin eli kimin cebinde belli değil… Bir de millete devlet aklı-karekter-ahlak dersi veriyorlar…

AVCILAR DOSYASI…

Sırada İstanbul-Avcılar da Erkan Karaarslan dahil, 7 tutuklunun bulunduğu dosya var.

4 yıl önce yapılmış bir suç duyurusu var ortada. 4 yılda dosya üzerinde işlem tesis edilmemiş. Erkan Karaarslan Mersin-FETÖ kumpasından beraat edince, apar topar bu dosyayı buldular. Aydın bağlantılı tabii ki…

19 kişiyi önce terör gerekçesiyle aldılar. Hepsini hücreye attılar. Terör yani FETÖ olmayınca bu kez organize suç incelemesi yapıldı. O da olmadı. Sonra ihaleye fesat ve ihaleye fesat ceza yasası gereği tutuklamaya çok müsait olmadığı için, dolandırıcılık işlemi yapıldı, tutuklamalar gerçekleştirildi.

FETÖ’ye sokamazlar zaten devlet aklamış, mahkemeler beraat vermiş. Kaldı ki neredeyse tüm Başsavcılıklar bu konuda görüş bildirmiş. Organize suç olması için hiyerarşik şema olacak, suçtan elde edilen gelirlerin aklanması olacak vs vs vs…

Ortada iki tutuklama gerekçesi var. İhaleye fesat ve dolandırıcılık. Oysa aynı ihale modeliyle MİT-İçişleri Bakanlığı-AK Partili ve MHP’li BŞB’ler dahil yüzlerce kamu kurumu ve belediyede Erkan Karaarslan şirketlerinin aldığı ihaleler var. Aynı eylemlere yönelik Yargıtay onaylı 4 tane kesinleşmiş beraat kararları var.

Bu işi ne yapıyorlar biliyor musunuz? Erkan Karaarslan ilk ihalede eğitim-danışmanlık işini alıyor. İşi yapıyor. 200 bin lira üstü bir iş. Fakat belediye alacağı ödemiyor. Erkan Karaarslan verdiği hizmetin faturasını kesiyor, vergilerini, sigorta primlerini, personel maaşlarını ödüyor. En son nakde sıkışınca Avcılar Belediyesi’ne personel alacaklarını ödediklerini, kalan bir aylık ödeme için hak ettikleri, faturasını kestikleri, vergisini dahi yatırdıkları alacaklarından bir kısım hak ediş talep ediyor. Onlar da yaklaşık 50 bin liralık ödemeyi personele yapıyorlar. Bu arada çalışanlar çalışmadıkları halde gösterilmiş deniliyor oysa hepsinin maaşları hesaplarına yatmış, sigorta primleri ödenmiş. Bazıları iki işte çalışıyormuş, şirketi bağlar mı bu durum?

Gördüğünüz üzere belediye tarafından iş yaptırılıp parası ödenmeyen ve deyim yerindeyse asıl dolandırılan tutuklananlar…

İşte bunu ihaleye fesat ve dolandırıcılığa soktular. Tutuklulara aynı Mersin tarifesi uygulandı. Hücrelere attılar.  Ortada ne teknik takip, ne fiziki takip, ne diğer deliller bulunmadığı için delilden sanığa değil sanıktan delile ulaşma çabası. Biz bunları atalım hücreye, korkutabildiklerimizi itirafçı yapalım, oradan Erkan Karaarslana ulaşalım mantığı. Bire bir aynı Mersin kumpasındaki süreçle.

Emin Aydın ile Serhan Seyhan her programlarında, ‘Yargı kararları eleştirilmeyecek diye bir kural, bir yasa yok’ diyorlar ya, alsınlar önlerine nadide bir örnek daha.

Bu işin de kara propagandası yine bildik yöntemlerle yapıldı. FETÖ Belediyeler İmamı Erkan Karaarslan, Erkan Karaarslan suç örgütü falan filan. Tutuklamalara yol açan dosyadaki deliller yeterli değil mi ki Aydın’dan dosya talep ediliyor.

Aydın 1. Ağır Ceza’daki kumpas sürecini de ayrıntılarıyla defalarca anlattık. Yukarıda bir kez daha verdik… Hem de tüm delilleriyle. Mersin olmadı Aydın verelim. Aydın olmadı Avcılar’dan gidelim…

Sayın Adalet Bakanı’na seslenmek istiyorum. Adalet bir gün değil, her gün lazım, herkese lazım. Suçu olan çeksin. Zerre itirazımız olmaz.

Fakat böyle delilden sanığa değil sanıktan delile gitmek, o süreçte delil üretmeye çalışmak Adaletin tecellisi için ne kadar fayda sağlar? Sadece Adalete olan güveni sarsar. Adalet kurumu yüzde 90 üzeri temiz. Fakat bu tür uygulamalar yüzünden adalete olan güvensizlik yüzde 90 üzerinde.

Kaldı ki Avcılar dosyasından tutuklama çıkartılanlar aynı zamanda Mersin kumpasında başrol oyuncusu, İkinci Paralel Yapı mağduru. O yapı ki tasfiye aşamasında. O yapı ki bırakın Cumhurbaşkanı ailesi, iktidar-muhalefet-yargısı-iş dünyası-medyası kim varsa, bal tuzaklarına çekip, devlet içinde korsan devlet olarak çok sayıda soruşturma ve habere konu olan yapı. Emniyet İstihbaratta kripto para basacak kadar gözleri dönmüş kişiler. Onlar için çember daralır, yurt dışına kaçma hazırlıkları yaparlarken onlardan kaynaklanan bu mağduriyetler, bildiğiniz bir yalan rüzgarı anaforunda ne kadar devam edecek?

AYDIN NELER KAYBETTİ…

Erkan Karaarslan’a kurulan FETÖ kumpası sonrası Aydın neler kazanmış, neler kaybetmiş bir onları irdeleyelim…

Kumpasçıların Virtüözü Haşmet Aysan geçenlerde, ‘Aydın BŞB elektriği ihaleyle alıp, yüzde 50 kar ediyor’ paylaşımı yapmış.

O projenin mimarı kim biliyor musunuz? Erkan Karaarslan. Bu mahkeme kayıtlarında da var.

Yani adam yıllara vurursanız Aydın’a yüzlerce milyonluk bir kazanç kapısı aralamış. Bunu gibi 60 üzeri proje gitti. Bunlardan biri, Arıtma Tesisleri yenilenmesiydi. Avrupa Birliği fonlarından, sudan ucuza yüklü miktar kredi buluyor. Aydın-Muğla Yolu üzerindeki arıtma tesisleri yenilenecek, hem de arazinin 9 da biri kullanılacak. Bu proje de gitti.

Zafer Meydanı ile eski otogar projeleri de gitti, geriye elimize yıllardır iki mezbelelik kaldı.

EMAN gibi Aydın’a sürekli ve yüklü miktarda gelir getirecek Erkan Karaarslan projesi bataklığa dönüştü, hepimiz içinde debelenip duruyoruz.

Bir FETÖ Belediyeler İmamı yalanına sadece Aydın değil tüm ülke ve devlet saplandı ki nesiller boyu hafızalarda yer edecek.

Sosyal soykırım yaşandı. İlgili ilgisiz çok sayıda hayat çoluk çocuk heba oldu. Bu insanların ölenleri gözleri açık gittiler. Çocukları, eşleri, yakınları hala toplum içinde vebalı muamelesi görüyorlar. Bu rezilliklere imza atanlarsa hesap verme korkusuyla nedamet getirmek yerine, hala vicdansızca, imansızca, ahlak dışı yalanlarını sürdürme sevdasında.

Kazancımız, Haldun Haşmet Aysan gibi kumpasçıların virtüözü, Servet Töz gibi buçuk, Şaban Demirtaş gibi çeyrek kumpasçılar…

Hani bunlar Keriz Masası’nda Erkan Kararslan şunu götürdü bunu götürdü derken MASAK adamda doğru düzgün para bulamadı. Keriz Masası müdavimlerine bakarsanız adam yüzlerce milyon sahibi, işin özü aile avukat paraları için evini sattı.

Bu yalan ardına saklanıp malı götürenler de, artık kamu oyu gözleri önünde…

ADAM OLUN ADAM….

Aziz Türk Milleti…

Bu yaşananları makale olarak aktarmıyorum sizlere. Hem vicdanlarınıza hem devlet aklına yazıyoruz her şeyi.

Çünkü ileride çok yüzleşmeler olacak… Bizlerin amacı maddi gerçekliğin ortaya çıkması.

İnsanların yalanla değil, olanla yargılanması. Kimsenin avukatı değiliz, sadece gerçekleri elde ettiğimiz başta devlet ve yargı kayıtları, tanıklar ve yaşanmışlıklar çerçevesinde aktarmak. Kararı gazetecilerin veya medyanın değil, kamu vicdanının vermesini sağlamak.

Bir tane günah keçisi bulmuşlar, adını Fetö belediyeler imamı koymuşlar, olan olmayan, adamın yaptığı yapmadığı ne varsa üzerine yıkıyorlar.

İnsanlara Erkan Karaarslan üzerinden cambaza bak tarifesi uyguluyorlar. Perde gerisinde mala çökme operasyonları mı ararsınız, kumpas içinde kumpas mı ararsınız, medya yalanlarını mı ararsınız, bu yalan üzerinden makam sahibi olmaya çalışanı mı ararsınız, şantaj yapıp para teminine çalışan mı ararsınız, ne ararsanız var.

İşin aslı, mali konular beni çok ilgilendirmiyor. Bizleri ilgilendiren kurulan kumpasların amacı, aktörleri ve yöntemleri… FETÖ diyorsunuz, burada FETÖ!... Mali konulardan değil, vatan hainliğinden bahsediyoruz. Hayatında Zaman Gazetesi okumamışlar FETÖ’cü ilan ediliyor, FETÖ ile kucak kucağa gezinenler adamız diye caka satıyor…

Erkan Karaarslan kumpasının asıl faili, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı eski Terörle Mücadele Şube Müdürü Koray Öner’in adı medyada FETÖ EMNİYET YAPILANMASI LİSTESİ’nde geçiyor, o değil Erkan Karaarslan FETÖ’cü oluyor.

Erkan Karaarslan kumpasındaki asıl ölümcül sonuçlar mala çökmeden ibaret değil. Erkan Karaarslan FETÖ’nün yerel yönetimler ve bakanlıklarda yapılanmaları ile yöntemlerini en iyi bilenlerden biriydi. Devlet ondan tam faydalanacağı süreçte onu kumpasla FETÖ’cü ilan ettiler, FETÖ nün beyin takımı malı mülküyle yurt dışına kaçtı. Oradan yaptıkları örgütlü yayınlarla şu an kamuoyunda gündem noktasına geldiler. Kanları bitlendi, geri dönüp hesaplaşacağız nidalarına başladılar. Onlardan korkan onlar gibi olsun. Gelecekleri varsa, görecekleri de vardır elbet… Fakat asli konu ve ölümcül sonuç, Erkan Karaarslan yalanları üzerinden nasıl Türk Milleti ve Devleti aleyhine çalışmalar yürütüldüğüdür…

İş bu nedenle Keriz Masası müdavimlerine sesleniyorum…

Adam olun biraz adam!...

Burada sosyal soykırım var. Yok olan hayatlar var. Devletin bir yalana kilitlenip, gerçek FETÖ’cülerin yurt dışına kaçmalarına olanak sağlanması var. Mala çökme operasyonları var…

Devleti FETÖ gibi saran, devletin en stratejik noktalarına sızmış, suç yapılanmaları var. Kumpaslarda rol alıp, ekranlarda ahkam kesmeye kalkan ar damarı çatlamışlar var. Bunların tamamı, bir Erkan Karaarslan yalanı üzerinden saklanıp bu günlere geldiler.

Deşifre oldular, herkes ne ektiyse onu biçecek.

Kriz Masası diye masa kurup, insanlara Keriz muamelesi yapan kardeşlerim…

O programları sürekli kara propaganda ve araya sıkıştırdığınız yalanlarla bezemeye kalkarsanız, gerçekleri ısrarla perde gerisine itmeye çalışırsanız, doğru söyledikleriniz varsa bile hepsi yalan beyan olarak addedilir.

Çağrımı tekrarlıyorum…

Şu Keriz Masanızda Haşmet Aysan-Servet Töz ve ben bir program yapalım. İftira sahibi Mustafa Arı da konuk sanatçı olsun.

Söyliyim mi olacakları… Emin Aydın sürekli Haşmet Aysan’a çağrı yapacak. Haşmet Aysan ise muhatap almıyorum havalarına bürünecek. Aslında korkuyor yüzleşmeye… Yapabildiği sadece sosyal medyasından isim vermeden atıp tutmak.

Haşmet Beyciğim…

Sen ki kumpaslarınıza alet olmayan hakim savcılara bile it-kopuk-FETÖ’cü diyecek kadar yürekli biriydin. Hatta mahkemeler kurdurup, atanacakların isim listelerini dahi verirdin.

Hatırlayalım mı o günleri?

İlahi Haşmet Beyciğim… Kayıtları dinleyenler, senin cesaretine hayran olmuşlardır. Hadi mangalda kül bırakma, Servet’i de al, Şaban’ı da çık karşıma.

Kendine ‘Metin Can’dan korktu, kaçtı’ dedirtecek adam mısın sen?

Haşmet Beyin bir zamanlar kara kutusu, can yoldaşı Servet Töz de kuzuların sessizliği modunda devam edecek. Yazdıklarıma tek cevap veremeyecek. Benimle aynı programda yüzleşmeyi kabul etmez. Çünkü cesareti de yok, bilgi kapasitesi de.  Ama yine el altından yalan beyanlarına ve kumpas çalışmalarına devam edecekler…

Bir de, adamız pozlarında gezecekler…

Kaçma gibi bir şansları yok. Hadi benden kaçacaklar da gerçeklerden, kamu vicdanından, önümüzdeki süreçte hukuktan nasıl kaçacaklar?

Canlarım benim… Güzellerim… Şekerparelerim… Bir sonraki Keriz Masası’nda görüşmek dileğiyle…

Sizi, sizin ağzınızdan rezil etmenin de tadı bir başka oluyor canım…

Sepetim